arka

24 Nisan 2010 Cumartesi

LİMONATA, HEP BERABER LİMONATA YAPTIK

Eşimden tek limonla yapılan çok kolay bir limonata tarifi.  Az şekerli sevenlere. Daha şekerli sevenler şeker miktarını arttırabilir. Çocuklarla beraber yaptık. Çok eğlendik.

Büyük bir limonu bir gece önceden derin dondurucuya koyduk.

Ertesi gün bütün limonu rendeledik.

7-8 bardak suyu şekerin eriyebileceği kadar ısıtıp içine 5 yemek kaşığı şeker koyduk ve  büyük bir kavanozun içinde karıştırdık.

Biraz limon kabuğu ile 4 yaprak taze fesleğeni havanda dövdük. ( taze nane yaprağı da olur)

Hepsini şekerli sıcak suyun içine koyup karıştırdık.

Oda sıcaklığına gelene kadar ağzı açık, sonra da ağzı kapalı olarak buzdolabında 3 saat beklettik.

İnce bir süzgeçten geçirip servis yaptık. Süzgeçin üstünde kalan limon parçalarını kaşıkla ezmeyi ihmal etmedik.

Diğer bir yöntem de şeker eritilmiş sıcak suyu süzgecin içine konan rendelenmiş limonları kaşıkla ezerek üzerinden geçirmek. İşte bu yöntemin fotoğrafı...

Eşime göre bu şekilde limonun tadı suya daha iyi çıkıyormuş. Ama daha fazla uğraştırdığı kesin...


16 Nisan 2010 Cuma

ÇOCUK ŞARKILARI SÖZLERİ

Bizim çocukluğumuzun şarkıları bunlar. Pekçoğunun sözlerini yarım yamalak hatırlıyorum. Benim çocuklara öğretmek için tek tek internetten girip buldum, tekrar ezberledim. Bloğumda hepsi bir arada bulunsun istedim.

BAK POSTACI GELİYOR

Bak postacı geliyor selam veriyor
Herkes ona bakıyor merak ediyor

Çok teşekkür ederiz postacı sana
Pek sevinçli haberler getirdin bana

Bugün yalnız bu kadar, darılmayınız
Yarın yine gelirim, hoşça kalınız

Haydi git güle güle, uğurlar olsun
Ellerin dert görmesin, kısmetle dolsun...


TELEFONUN DELİKLERİ İÇİNDE

Telefonun delikleri içinde
Ufak tefek parmakları yüzünden
Bir bilseniz başımıza ne geldi
Küçük kardeşimin yüzünden
Babam yokken telefon eder
Bütün şehri arar rahatsız eder
Sayıları bilmez küçük yumurcak
Bilmeyiz ne zaman akıllanacak(2)

Bir bir sıfırdan itfaiye geldi
Bir bir ikiden doktorlar geldi
Bir beş beşden polisler geldi
Kızdılar babamı alıp gittiler(2)

Telefonun delikleri içinde
Ufak tefek parmakları yüzünden
Ah bilseniz daha neler çektik
Küçük kardeşimin yüzünden
Hiç akıllanmadı rahat durmadı
Telefonu karıştırdı yine oynadı
Hepimiz üzüldük olan işlere
Anlatayım isterseniz bende sizlere(2)

Bir beş beşden polisler geldi
Bir bir ikiden doktorlar geldi
Bir bir sıfırdan itfaiye geldi
Su sıkıp evimizi çok ıslattılar(2)...

(Oğlum bu şarkıdaki telefonun deliklerinin ne olduğunu anlamadı doğal olarak. Anlattım. Hatta eski tarz bir telefonda delikleri gösterdim. Eskiden numaralar böyle çevriliyordu dedim. "e peki anne bu telefonda çevirdiğin numarayı nerde görüyorsun " dedi. Önce anlayamadım, anlayınca dumur oldum.)


KÜÇÜK AYŞE VE ASKER

Küçük ayşe küçük ayşe ne yapıyorsun bana söyle
Bebeğimi seviyorum ona ninni söylüyorum
Lay lay lay lay lay

Küçük asker küçük asker ne yapıyorsun bana söyle
Tüfeğime bakıyorum palaskamı takıyorum
Rap rap rap rap rap

Küçük ayşe küçük ayşe ne yapıyorsun bana söyle
Bebeğime bakıyorum ona mama veriyorum
Lay lay lay lay lay

Küçük asker küçük asker ne yapıyorsun bana söyle
Kasketimi giyiyorum ben kışlama gidiyorum
Rap rap rap rap rap

İKİ İNATÇI KEÇİ

Bir köprüde karşılaşmış iki inatçı keçi
Ha ha hay ha ha hay ha ha ha ha hay
Hep huysuzluk inatçılık bu keçilerin suçu
Ha ha hay ha ha hay ha ha ha ha hay
Büyük keçi demiş :
-Yol ver önce ben geçeceğim
Ha ha hay ha ha hay ha ha ha ha hay
Küçük keçi demiş:
-Verirsem öleceğim.
Ha ha hay ha ha hay ha ha ha ha hay

Tam köprünün ortasında iki keçi toslaşmış
Ha ha hay ha ha hay ha ha ha ha hay
İkisi de suya düşmüş bunu görenler şaşmış
Ha ha hay ha ha hay ha ha ha ha hay
Keçilerin inatçısı suya düşer boğulur
Ha ha hay ha ha hay ha ha ha ha hay
İnsanların inatçısı kimbilir ki ne olur?
Ha ha hay ha ha hay ha ha ha ha hay

BALTALAR ELİMİZDE

Baltalar elimizde
Uzun ip belimizde
Biz gideriz ormana hey ormanaaaaaaaaaaa
Yaşlı kütük seçeriz
Karşılıklı geçeriz
Testereyle biçeriz biz biçeriz
Ağacın yanında dur
Baltayı sağdan sola vur
Bide sol taraftan vur
Kuvvetle vur
Kışın odun yanınca
Alevler parlayınca
Şarkı söyler oynarız
Biz oynarız...


KESTANE GÜRGEN PALAMUT

Kestane, gürgen, palamut
Altı yaprak, üstü bulut.
Gel burda sen, derdi unut.
Orman ne iyi, ne iyi,
Aman ne iyi, ne iyi !

Dallar kol kola görünür,
Yaprak yaprağa sürünür,
Kışın karlara bürünür
Orman ne güzel, ne güzel
Aman ne güzel, ne güzel !

Ormanda kuşlar, böcekler,
Yavru ceylanlar emekler,
Açar yedi renk çiçekler,
Orman ne büyük, ne büyük,
Aman ne büyük, ne büyük !

Çamın, yaprağı dökülmez,
Gürgenin kolu bükülmez,
Ağaç dibinden sökülmez.
Orman ne canlı, ne canlı,
Aman ne canlı, ne canlı !

İzin vermeyiz kırmana,
Dayanamayız vurmana,
Baltayı sokma ormana,
Orman ne mutlu, ne mutlu,
Aman ne mutlu, ne mutlu !

Git, git sona varamazsın,
Kuşak olsan saramazsın,
Dalını koparamazsın,
Orman ne sonsuz, ne sonsuz,
Aman ne sonsuz, ne sonsuz ...


ANNEM BANA BİR BEBEK ALDI

Annem bana bir bebek aldı
Yanakları al aldı
Gözleri boncuk mavi
Saçları kumraldı
Ben bebeğimi çok severim
Şekerle beslerim
Yaramazlık yapınca
Kulağını çekerim
Bir gün çıktık attaya
Çikolata almaya
Yolumuzu kaybettik
Başladım ağlamaya
Ordan geçen bir polis amca
Yolumuzu gösterdi
Bundan sonra attaya
Gitmek yok dedi


KÜÇÜK KURBAĞA

Küçük kurbağa ,Küçük kurbağa
Kuyruğum nerede
Kuyruğum yok kuyruğum yok
Yüzerim derede

Kuvak vak vak vak
Kuvak vak vak vak
Kuyruğun nerede
Kuyruğum yok
Kuyruğum yok
Yüzerim derede


ÜŞÜDÜM

Üşüdüm üşüdüm a benim canım üşüdüm
Kürkünü giy kürkünü giy a benim canım kürkünü giy
Kürküm yok kürküm yok a benim canım kürküm yok
Alsana alsana a benim canım alsana
Param yok param yok a benim canım param yok
Çalsana çalsana a benim canım çalsana
Nereden nereden a benim canım nereden
Saraydan saraydan a benim canım saraydan
Asarlar keserler en güzelini seçerler


KUŞ SESLERİ

Kuş sesleri ovalara yayılır
İnsan buna hayran olur bayılır
Bal yapanlar çiçeklere konarlar
Kuzucuklar taze çimen ararlar
Yeşillenmiş ağaçlarda yapraklar
Amber gibi mis kokuyor topraklar


YAĞ YAĞ YAĞMUR

Yağ yağ yağmur,
Teknede hamur,
Bahçede çamur,
Ver Allah’ım ver,
Sicim gibi yağmur.


VÜCUDUMUZ

İki elim iki kolum bacaklarım var
Her insanda bir burun birde ağız var
Sen hiç gördünmü
Üç kulaklı bir adam
Olur mu hiç üç kulak dön de aynaya bak hey

İki kulak iki yanak bir de başım var
Sen hiç gördün mü üç dudaklı bir adam
Olur mu hiç üç dudak dön de aynaya bak hey

İki gözüm ,iki kaşım parmaklarım var
İnci gibi dişlerim bir de çenem var
Sen hiç gördün mü üç yanaklı bir adam
Olur mu hiç üç yanak dön de aynaya bak hey


PAZARA GİDELİM

Pazara gidelim
Bir tavuk alalım
Pazara gidip bir tavuk alıp
Ne yapalım (Gıt gıt gıdak diyelim)
Happuru hupuru happuru huppuru yiyelim

Pazara gidelim
Bir kuzu alalım
Pazar gidip bir kuzu alıp
Ne yapalım (me me me diyelim)
Happuru hupuru happuru huppuru yiyelim

Pazara gidelim
Bir kedi alalım
Pazara gidip bir kedi alıp
Ne yapalım (miyav miyav miyav diyelim)
Happuru hupuru happuru huppuru yemiyelim

Pazara gidelim
Bir tavuk alalım
Pazara gidip bir tavuk alıp
Ne yapalım (Gıt gıt gıdak diyelim)
Happuru hupuru happuru huppuru yiyelim

Pazara gidelim
Bir kuzu alalım
Pazar gidip bir kuzu alıp
Ne yapalım (me me me diyelim)
Happuru hupuru happuru huppuru yiyelim

Pazara gidelim
Bir kedi alalım
Pazara gidip bir kedi alıp
Ne yapalım (miyav miyav miyav diyelim)
Happuru hupuru happuru huppuru yemiyelim

5 Nisan 2010 Pazartesi

ÇOCUKLARA UYDURMA HİKAYELER

Pek çok çocuk gibi oğlum (5 yaşında)  da yatmadan önce ona hikaye anlatmamı istiyor. Daha doğrusu hikaye uydurmamı istiyor. En beğendiği ise : " OYUNCAK TAHTA TREN"

İlk anlatmamın üzerinden 1 yıl geçti ama o hala dinlemeye bıkmadı...

Bir varmış bir yokmuş, oyuncak bir tahta tren varmış...Fabrikadan çıktıktan sonra onu bir oyuncakçı dükkanına vermişler. Orada bir rafa koymuşlar. Günlerce bir çocuğun satın alıp kendisiyle oynaması için beklemiş durmuş. Öylece rafta beklemek çok ama çok sıkıcı bir şeymiş. Çocuklar ona doğru yaklaştıkça kalbi güm güm atar, onu alacaklar diye çok heyecanlanırmış ama hep başka oyuncaklar alınırmış. Oyuncak tahta tren her seferinde hayal kırıklığına uğrarmış.

Günlerden bir gün Alican televizyonda tahta trenin reklamını görmüş. Tam da istediği şeymiş doğrusu. Akşam olup da babası işten eve gelir gelmez "baba baba televizyonda bir tahta tren reklamı gördüm. Lütfen bana alır mısınız? Nolur, nooolur, lütfen" demiş. Babası da Alican'ın ısrarlarına dayanamamış ve "Peki, haftasonu gelince oyuncakçıya gideriz, çok pahalı değilse alırız" demiş.

Alican çok sevinmiş. Bir an önce haftasonu olsun istiyormuş ama günler bir türlü geçmek bilmiyormuş. Sonunda haftasonu gelmiş. Alican, annesi ve babası hep birlikte oyuncakçıya gitmişler. Alican tahta treni hemen görmüş ve ona doğru koşmaya başlamış. Oyuncak tahta tren de bu sefer kendisinin alınacağından eminmiş. O da çok heyecanlanmış. Babası fiyatına bakmış ve "Tamam Alican, çok da pahalı değilmiş, alabiliriz" demiş

Alican hemen oyuncağı raftan almış, kasaya götürmüş. Babası parasını ödemiş. Bir an önce eve gidip yeni oyuncağı ile oynamak istiyormuş. Eve gelir gelmez paketini açmış, oynamaya başlamış.

Oyuncak tahta tren de çok heyecanlı ve sevinçliymiş. Nihayet hayelleri gerçekleşmiş. Bunun için beklemesi ve sabretmesi gerekmiş ama. İkisi de çok ama çok mutluymuşlar....

Burda da masal bitmiiiiiş....

2 Nisan 2010 Cuma

CEVİZLİ ELMALI KEK

Kayınvalidemden aldığım bir tarif. 200 ml lik çocukların içtiği şekerli kakaolu sütlerden kullanmak istedim. Asıl tarifte 1 su bardağı şeker ve 1 su bardağı normal süt kullanılmış. Ben kakaolu süt zaten şekerli olduğu için yarım su bardağı şeker kullandım.

İçinde tereyağ, ceviz, elma ve kuru üzüm olunca tadı da güzel oluyor tabi. Ancak pişerken tüm evi dolduran o kokusu yok mu.....olağanüstü...muhteşem.....insanı bu dünyadan alıp masal dünyasına götürüyor.....

125 gr. tereyağ
1/2 su bardağı şeker
2 yumurta
1 su bardağı şekerli kakaolu süt
2 su bardağı un
1 paket kabartma tozu
50 gr. kuru üzüm (suda bekletilmiş)
100 gr. iri kıyılmış ceviz
1/2 paket vanilya
1 çay kaşığı tarçın
2 adet soyulmuş, dilimlenmiş elma


Yakmadan eritilmiş tereyağ ile şeker çatalla iyice karıştırılır. Yumurtalar teker teker eklenir. Kakaolu süt konur. Kabartma tozu ve un elenerek ilave edilir.

Vanilya, tarçın, önceden suda bekletilmiş kuru üzüm konur. Üzerine dilimlenmiş elmalar dizilir. Ceviz ve tarçın serpilir. En küçük kek kalıbına boşaltılır.

Önceden ısıtılmış 170 derece fırında 1 saat pişirilir.