arka

30 Mart 2010 Salı

TERBİYELİ SULU KÖFTE


Benim çocuklar bu yemekle büyüdüler diyebilirim. İlk başlarda sebzeleri küçük doğrayıp piştikten sonra çatalla ezip veriyordum. Şimdi rendeliyorum. Köftelerin içine aslında pirinç konuyor ama ben bulgur koymayı tercih ediyorum.

250 gr. dana kıyma
2 çorba kaşığı pirinç ya da bulgur
2 adet soğan
1 çorba kaşığı sıvı yağ
2 adet havuç
1 adet patates
1 dilim kereviz
1 yumurta
yarım limon suyu

Kıyma, 1 adet rendelenmiş soğan, doğranmış maydonoz yaprakları, 1 yumurta akı, tuz, karabiber yoğrulur. Piriç ya da bulgur ilave edilip biraz daha yoğrulur. Fındık büyüklüğünde parçalar ıslak avuç arasında yuvarlanır.

Doğranmış 1 soğan, ince kıyılmış maydonoz sapları, 1 çorba kaşığı sıvı yağ ile hafifçe kavrulur. 6 su bardağı su konur. Kaynayınca küçük doğranmış sebzeler ve köfte ilave edilip sebzeler pişinceye kadar yavaş yavaş kaynatılır.

Ateş kapatıldıktan sonra çatala çırpılmış 1 yumurta sarısı ve yarım limon suyu 2 kaşık su ile sulandırılarak ilave edilir. 1-2 kere karıştırılır.

27 Mart 2010 Cumartesi

KABAK ÇORBASI


Kabaktan yapılmış bir çorba bu kadar mı lezzetli olur... İşte tarifi....
1 litre kemik suyu
4 çorba kaşığı çiçek yağı
4 kabak
1 orta boy soğan
1 orta boy patates
5-6 dal maydonoz
tuz, karabiber

1 küçük boy soğan
4 çorba kaşığı zeytinyağı

Soğan, patates ve kabak küçük küçük doğranarak 4 çorba kaşığı sıvı yağda kavrulur. 1 litre kemik suyunda sebzeler yumuşayana kadar 15-20 dakika kadar, kısık ateşte, tencerenin kapağı kapalı olarak pişirilir. Maydonoz, tuz ve karabiber eklenerek blenderle püre yapılır. Bir taşım daha kaynadıktan sonra çorbamız hazır.

4 çorba kaşığı zeytinyağı ile 1 küçük soğan rondoda krema haline getirilip servis esnasında çorba kaselerine 1 tatlı kaşığı konulur.

23 Mart 2010 Salı

PEKMEZLİ KURABİYE

Yarın oğlumun yuvasında abur cubur günü var. Akşam üzeri yuvaya götürmesi için pişirdim. Oldukça hafif, çabuk hazırlanan bir kurabiye. Çayın yanında çok iyi gidiyor.

3.5 su bardağı tam buğday unu
1 çay bardağı yoğurt
1 çay bardağı zeytinyağı
2 yumurta
1.5 çay bardağı pekmez
1.5 çay bardağı tahin
1 çay kaşığı karbonat
1 çay bardağı iri kıyılmış ceviz
biraz vanilya, biraz tuz

Bütün malzeme geniş bir kap içerisinde yoğurulur. Kabın kenarlarından ayrılan bir hamur elde edilir. Ceviz büyüklüğünde parçalar koparılarak elde yuvarlanır. Yağlı kağıt konulmuş tepsiye aralıklı dizilir.

Önceden ısıtılmış 170 derece fırında 20 dakika pişirilir. Hemen fırından çıkarılıp tel ızgara üzerinde  soğumaya bırakılır.



17 Mart 2010 Çarşamba

KÖFTELİ ERZİNCAN ÇORBASI

8 su bardağı kemik suyu
200 gram dana kıyma
2 adet soğan
7-8 dal maydonoz yaprağı
2 çorba kaşığı sıvı yağ
1 çorba kaşığı salça
1 su bardağı erişte
2 su bardağı yoğurt
2 diş sarımsak
1 çay kaşığı kuru nane
tuz, karabiber

Kıymanın içine  tuz, karabiber, rendelenmiş 1 soğan, kıyılmış maydonoz yaprağı konup yoğrulur. Fındık büyüklüğünde yuvarlanır.

Doğranmış 1 soğan ve maydonoz sapları çorba tenceresinde 2 kaşık sıvı yağ ile hafifçe kavulur . Salça konulduktan sonra tekrar karıştırılır. Kemik suyu ve tuz konup kaynatılır. Kaynadıktan sonra erişte ve köfteler konarak yavaş yavaş pişirilir.

2 diş sarımsak dövülerek yoğurtla karıştırılır ve yarım bardak su ile sulandırılır. Çorbaya ilave edilip karıştırılır. 5 dakika daha kaynatılır. Üzerine kuru nane serpilir.

15 Mart 2010 Pazartesi

BAKLA ZEHİRLENMESİ, FAVIZM, G6PD EKSİKLİĞİ

Oğlumuz doğduktan sonra sarılığı tehlike sınırlarına yaklaştı. (bilirubin in kan düzeyinin 20 mg/l üzerine çıkması) Çocuk doktorumuz 1 aylıkken bile hala ten renginin sarı olduğunu farketti ve bizden bir kan tahlili istedi. Sonucunda G6PD enziminin hiç olmadığı anlaşıldı. Doktorumuz bizi bu konuda uzman başka bir doktora yönlendirdi.

Akdeniz ülkelerinde ve zencilerde sık rastlanan kalıtımsal bir hastalıkmış. x kromozomunda bulunurmuş. Kadınlarda iki tane x kromozomu olduğu için hastalık olmazmış. Sağlam olan x kromozomu durumu telafi edermiş. Amma erkeklerde sadece bir tane x kromozomu olduğundan hastalık görülüyor. Yani kadınlar sadece taşıyıcı ve erkeklerde görülen bir hastalık. Bakla gibi kanı oksitleyici bir madde alındıktan 48-96 saat sonra kanda alyuvar yıkımı yaşanıyormuş.

Şu ana kadar çaresi bulunmuş bir hastalık değil. Yapılması gereken en başta bakla olmak üzere birtakım maddeleri almaktan kaçınmak. Aşırı dozda aspirin, sulfonamid grubu antibiyotikler, sıtma ilaçları (kinin). Bu maddelerle ilgili doktor elimize bir liste verdi. Neyse ki çok kullanılan ilaçlar değil.


Bana da tahlil yapıldı ve bende de g6pd az çıktı, ama hiç yok değil. Bana annemden mi yoksa babamdan mı geçtiğini bilmiyorum. Onlara tahlil yaptırmadık. Ailede şimdiye kadar baklayla ilgili sorun yaşandığını duymadım.
Oğlumuzun bakla yememesi için ne gerekirse yapıyoruz. Gittiği yuvanın yemek listesini dikkatlice inceliyorum. Bütün akraba ve tanıdıkları durumdan haberdar ettik. Bizden habersiz bakla, fava ya da  ilaç vermemelerini söyledik. Bu yıl bakla çıkar çıkmaz oğluma da baklayı gösterip yememesi gerektiğini anlattım.

Oksitlenme olduğunda en gözle görülen belirti idrarın kırmızı olması. Yapılması gereken ise hemen kanın değiştirilmesi.

Tahmin ettiğimden çok daha sık rastlanan bir hastalıkmış ve pek çok insan bunu bilmeden yaşıyor.  Belki pek çok çocukta var ama aileleri bilmiyor.

Hastanelerde yüksek sarılık yaşayan bebekler için bu kan tahlilinin rutin olması gerekiyor bence...

LİMONLU CHEESECAKE


Fotoğraftaki cheesecake ablam tarafından yapıldı. Limon tadını sevmediğinden limon yerine portakal kullanmış. Sonra ben tarife sadık kalarak limonlu yaptım ama portakallı daha güzeldi bence.
Ablamın ellerine sağlık...

tabanı için :
1.5 paket eti burçak bisküvi
100 gr tereyağı
1 çay kaşığı tarçın

peynir dolgusu için :
500 gr süzme yoğurt
200 gr pınar krem peynir
3 yumurta
1 su bardağı toz şeker
3 yemek kaşığı un
2 yemek kaşığı limon suyu
2 yemek kaşığı krema
1 yemek kaşığı rendelenmiş limon kabuğu

sosu için :
1 çay bardağı toz şeker
1 yumurta
1 yumurta sarısı
1 yemek kaşığı rendelenmiş limon kabuğu
1 çay bardağı limon suyu

Bisküviler rondoda un haline getirilir. Tarçın eklenir. Tereyağ eritilerek üzerine dökülüp iyice karıştırılır. Kelepçeli kalıbın içine yağlı kağıt konur. Malzeme üzerine sıkıca bastırılarak yayılır. Buzdolabında 30 dk. bekletilir.

Oda sıcaklığındaki süzme yoğurt, krem peynir, şeker, un, krema, limon kabuğu rendesi ve limon suyu mikserle orta devirde 3 dk. çırpılır. Yumurtalar teker teker ilave edilip orta devirde tekrar karıştırılır. Buzdolabından çıkarılmış bisküvi-tereyağ karışımının üzerine dökülür. Önceden ısıtılmış 180 derece fırında 40 dk. pişirilir. Fırından çıkartmadan, fırın kapağı aralık bırakılarak 1 saat soğuması beklenir. Oda sıcaklığında iyice soğuduktan sonra üzeri örtülerek buzdolabında 1 gece dinlendirilir.

Ertesi gün sos malzemesinin tamamı cam bir kaseye konularak içinde su olan bir kabın içinde ateşe oturtulur. Kıvamlı bir sos olana kadar 10-15 dk. sürekli karıştırılır. Kase sudan çıkartılıp soğutulur ve cheesecake in üzerine dökülür. 2 saat daha buzdolabında bekletilip nane ve meyvelerle süslenerek servis yapılır.

5 Mart 2010 Cuma

KEMİK SUYU FAYDALI MI

2016 yılından not:
Aşağıdaki yazıyı taa 2010 yılında yazmıştım. Kemik suyunun faydasıyla ilgili internette pek birşey bulamamıştım. Bulabildiklerimde de doktorlar olumsuz konuşuyordu.

Benim gibi kemik suyunun faydasını merak edenler o kadar çokmuş ki bloğumda en çok okunan kayıt bu oldu. 2010 yılından beri yüzbin küsür kere ziyaret edilmiş.  

Yıl oldu 2016. Dünyada herşey hızla değişirken eminim kemik suyunun faydaları ile ilgili uzman görüşleri de değişmiştir. Benim kemik suyuna inancım tam olduğundan ve evde hep yaptığımdan açıkçası dönüp tekrar araştırma ihtiyacı duymadım. Ve internette konuyla ilgili arama yapıldığında ilk sıralarda gelen yazım güncelliğini oldukça yitirmiş oldu.

 Ancak insanlar yorum kısmında tecrübelerini ve fikirlerini paylaştıkları için güncel olmamasına rağmen yazıyı silemedim.

Bir iki gün önce adını vermeyen bir arkadaş yazıyı silmem gerektiği konusunda beni uyarınca bu notu yazmaya karar verdim.

Yani direk yorumları okumaya geçebilirsiniz.

Aynı zamanda sizin ulaştığınız güncel bir bilgi varsa yorum kısmında paylaşırsanız diğer arama yapanlara yardımcı olmuş olursunuz.

Sevgiler... 

Kemik suyunun kalsiyum açısından zengin olduğunu, özellikle de çocuklara ve kemiği kırılanlara bol bol verildiğini duymuştum. Elimdeki yemek kitaplarından ve internetten nasıl yapıldığını öğrendim ve mutfağımızın vazgeçilmezi oldu. Birkaç gün önce bloğumda da tarifini verdim. Sonra merak ettim; gerçekten faydası var mı, İçindeki kalsiyum oranı nedir? Çocuklara ne sıklıkta verilmeli?

Geçtim  internetin başına ve şok oldum! Küçük çocukları olan anneler forumlarda çocuk doktorlarına sormuşlar verelim mi bebeklerimize diye. Doktorların genel yanıtı ise şöyle : "Vermekte hiçbir zarar yok ama faydası da yok. Sadece yemeklere lezzet verir. Çocuğunuzun kalsiyum almasını istiyorsanız etin kendisini yedirin. Kaynatmakla kemiğin içindeki kalsiyum suya geçmez." Sadece bir tanesi "Kaynatırken içine limon sıkarsanız faydalı, yoksa hiçbir değeri yok." demiş.

Gelelim kemik iliğine... yağ ve protein açısından çok zengin. Aynı zamanda yüksek kolesterol içeriyor. Bu yüzden yemeyin, çocuklarınıza da yedirmeyin diyor yine doktorlar.

Doktorlara güvenmeli mi peki. Eskiden ıspanakta demir var derlerdi...Domates yiyin kanserden korur derlerdi... Yaşlılar sakın yumurta yemesin derlerdi... Şimdi hepsini yalanlıyorlar. İngilizce adıyla (stock) aradım belki yabancı sitelerde ilgili  bişeyler bulurum diye ama sabrımın yettiği kadar baktığımda tamamen stock yapımına yoğunlaştıkları anladım.

Tabi ben kemik suyunun faydalarını araken başka şeyler öğrendim: Profesyonel mutfak dilinde de kemik suyuna stok diyorlar. Fransızların çorba,sos ve sulu yemek yapımında temel maddesiymiş stoklar. Tavuk, balık ya da sığır kemiğinden yapılıyor. Arman Kırım stok yapmanın inceliklerini detaylı olarak anlatmış. Ben de  blogdaki tarifimi  hemen güncelledim.

Peki bu yapımı zahmetli ama faydasız malzemeyi bu bilgiler ışığında yapmaya devam edecek miyim?  Kemik suyunu geç buldum, çabuk kaybetmeye hiç niyetim yok. Hiç bir işe yaramasa da yemeklere, çorbalara, pilavlara verdiği lezzetten vazgeçecek değilim. Hazır bulyon yada lezzet arttırıcılardan kullanmayı da düşünmediğime göre...Hem belki doktorlar yanlış biliyorlardır. Belki vardır bir faydası. Belli mi olur...


3 Mart 2010 Çarşamba

ALMAN PASTASI


Hamur için:
500 gr. un
2 adet yumurta
1 paket  yaş maya
1 çorba kaşığı şeker
yarım paket mahlep
1 su bardağı ılık süt
3 çorba kaşığı eritilmiş margarin
3 çorba kaşığı pudra şekeri

kreması için:
1/2 kg süt
1 çorba kaşığı un
1 çorba kaşığı nişasta
3 kahve fincanı şeker
1 paket vanilya
1 yumurta

Maya ve 1 çorba kaşığı şeker 1 su bardağı ılık sütün içinde eritilir. 15 dakika kadar kabarana kadar beklenir. Tüm malzeme konarak biraz katı bir hamur elde edilir. 2 saat dinlendirilir. Hamurdan mandalina büyüklüğünde toplar yapılarak bastırmadan tepsiye dizilir. Tekrar 15 dakika dinlenmeye bırakılır. Önceden ısıtılmış 180 derece fırında 20 dakika pişirilir. Soğumaya bırakılır.

Diğer tarafta nişasta ve un biraz sütle ezilir. Çırpılmış yumurtanın içine diğer malzemelerle birlikte konur. Orta ateşte 1 taşım kaynayana kadar pişirilir.

Soğuyan  kekler ortalarından ikiye kesilir. Ortasına krema konulur. En üste pudra şekeri serpilir.