arka

21 Ocak 2011 Cuma

BENİM ANNEM GÜZEL ANNEM, ÇOCUK ŞARKI SÖZLERİ


BENİM ANNEM GÜZEL ANNEM

Küçücükken başucumda
Bana ninni söylerdin
Sabahları uyanınca
Beni okşar severdin

Benim annem güzel annem
Beni al kollarına
Kucağında uyut beni
Ninniler söyle yine

Bugün hala kulağımda
Çınlıyor tatlı sesin
Benim annem kalbimin sen
En güzel yerindesin

Benim annem güzel annem
Beni al kollarına
Kucağında uyut beni
Ninniler söyle yine
..
Çocukken bu şarkıyı dinlediğimde ya da okulda zorla söylettirildiğinde çok kötü hissederdim. Melodisi çok hüzünlü ayrılık kokan bir çocuk şarkısı. Şimdi benim çocuklarım biryerlerden öğrenmişler bana da ninni niyetine sürekli söyletiyorlar. Sözlerinin çok azı aklımdaydı, mecburen hepsini öğrendim. Hala içimi sıkıyor.

20 Ocak 2011 Perşembe

MAKARNA SALATASI



Rus salatasına makarna eklerseniz ne olur? Tabi ki makarna salatası...


Şaka bir yana çok kısa sürede hazırlandığı için kurtarıcı ve çok lezzetli bir salata. Normalde havuç-patates-bezelye üçlüsünden oluşan garnitürü kendim hazırlamayı tercih ediyorum ama acil durumda marketten hazır aldım. Makarnanın pişme süresi olan 10 dakika içinde zaten diğer malzemeler de hazırlanmış oluyor ve sonuç: 10 dakikada süper bir yemek... Malzemeleri göz kararı koydum. Arzuya göre arttırılıp azaltılabilir. Bu malzemeler 12 kişiye tam yetti. Mayonez kullanmadım.

yarım paket (250 gr) Barilla mini midye makarna
1 kavanoz hazır garnitür
250 gr süzme yoğurt
6-7 adet kornişon turşusu
125 gr haşlanmış mısır (1 küçük kutu)
2 diş sarımsak
dereotu
zeytinyağı
tuz

Makarna tuzlu suda 11 dakika haşlanırken 2 diş sarımsak biraz tuzla havanda dövülür. Süzme yoğurt kek karıştırma kabında pürüzsüz hale gelene kadar yumurta çırpıcısı ile karıştırılır. Dövülmüş sarımsak, garnitür, mısır,küçük doğranmış kornişon turşusu, kıyılmış dereotu yoğurdun içine konarak karıştırılır. Makarna pişince süzülür, üzerine biraz zeytinyağ gezdirilir. Makarna da karışıma ilave edilir. Salata hazır.

Mini midye makarna boyut olarak diğer malzemelerle aynı olduğundan bence bu salata için çok uygun.

Afiyet olsun.

19 Ocak 2011 Çarşamba

YALANCI ÇOBAN - ÇOCUK ŞARKI SÖZLERİ



YALANCI ÇOBAN

Evvel zaman içinde kalbur saman içinde
Bir küçük çoban varmış yalancılık yaparmış

Yalancı yalancı sana kimse inanmaz
Yalancı yalancı sözüne kimse kanmaz

Sürüsünü alarak, kavalını çalarak
Çıkmış bir gün kırlara çiçekli bayırlara

Yalancı yalancı sana kimse inanmaz
Yalancı yalancı sözüne kimse kanmaz

“Kurt var!” diye bağırmış köy halkını çağırmış
Sopayı alan koşmuş, fakat kurt falan yokmuş

Yalancı yalancı sana kimse inanmaz
Yalancı yalancı sözüne kimse kanmaz

Herkes kızmış söylenmiş, çoban gülmüş eğlenmiş
Hepinizi aldattım, kurt falan yoktur demiş

Yalancı yalancı sana kimse inanmaz
Yalancı yalancı sözüne kimse kanmaz

Günler geçmiş aradan kurt anlar mı şakadan
Bir kocaman kurt dalmış, çobanı korku almış

Yalancı yalancı sana kimse inanmaz
Yalancı yalancı sözüne kimse kanmaz

“Kurt var!” diye bağırmış, köy halkını çağırmış
Fakat kimse gelmemiş, yalancıyı kurt yemiş

Yalancı yalancı sana kimse inanmaz
Yalancı yalancı sözüne kimse kanmaz
..
..



PAZARA GİDELİM, ÇOCUK TEKERLEMELERİ

Pazara gidelim,
Bir tavuk alalım,
Pazara gidip,
Bir tavuk alıp ne yapalım?
Gıt gıdak diyelim.
Happur huppur,
Happur, huppur yiyelim.
..
..

İĞNE BATTI CANIMI YAKTI, ÇOCUK TEKERLEMELERİ

Oooooo,
İğne battı,
Canımı yaktı,
Tombul kuş arabaya koş.
Arabanın tekeri,
İstanbul'un şekeri.
Hop Hop altın top,
Bundan başka oyun yok.
..
..






TAVŞAN - ÇOCUK ŞARKI SÖZLERİ



TAVŞAN

Ben havucu çok yerim, lahanayı severim
Yokuşu hızlı çıkar, inişi güç inerim
Haydi haydi biliniz, çok kolay bir adım var
Bilemezseniz adımı, darılırım çocuklar

İki uzun kulağım, her fısıltıyı duyar
Keskin güçlü dişlerim, küçük bir kuyruğum var
Haydi haydi biliniz, çok kolay bir adım var
Bilemezseniz adımı, darılırım çocuklar
..
..






BİR DÜNYA BIRAKIN - ÇOCUK ŞARKI SÖZLERİ

1979 yılı dünya çocuk yılı idi. Bu şarkı da o vesileyle yazılmıştı ve TRT çocuk korosu tarafından sürekli TV de söylenirdi. Ben ilkokul 5. sınıftaydım, okulda bu şarkıyı severek söylerdik. Hala da çok severim. (Yeni yıl şarkısı da o yıllarda kalmadır.)




BİR DÜNYA BIRAKIN

Bir vatan bırakın biz çocuklara
Islanmış olmasın göz yaşlarıyla
Oynaya oynaya gelin çocuklar
El ele el ele verin çocuklar

Bir bahçe bırakın biz çocuklara
Göklerde yer açın uçurtmalara
Oynaya oynaya gelin çocuklar
El ele el ele verin çocuklar

Bir barış bırakın biz çocuklara
Uzansın şarkımız güneşe ve aya
Oynaya oynaya gelin çocuklar
El ele el ele verin çocuklar

Bir dünya bırakın biz çocuklara
Yazalım üstüne “sevgili dünya”
Oynaya oynaya gelin çocuklar
El ele el ele verin çocuklar

16 Ocak 2011 Pazar

OLD MACDONALD HAD A FARM - İNGİLİZCE ÇOCUK ŞARKILARI



OLD MACDONALD HAD A FARM

Old MacDonald had a farm,
Ee i ee i oh!
And on his farm he had a cat
Ee i ee i oh!
With a meow-meow here,
And a meow-meow there
Here a meow, there a meow,
Everywhere a meow-meow
Old MacDonald had a farm,
Ee i ee i oh!


Old MacDonald had a farm,
Ee i ee i oh!
And on his farm he had a dog,
Ee i ee i oh!
With a woof-woof here,
And a woof-woof-woof there,
Here a woof, there a woof,
Everywhere a woof-woof
Old MacDonald had a farm
Ee i ee i oh!

Old MacDonald had a farm,
Ee i ee i oh!
And on his farm he had a duck,
Ee i ee i oh!
With a quack-quack here
And a quack-quack there,
Here a quack, there a quack,
Everywhere a quack-quack.
Old MacDonald had a farm,
Ee i ee i oh!


Old MacDonald had a farm,
Ee i ee i oh!
And on his farm he had some cows,
Ee i ee i oh!
With a moo-moo here,
And a moo-moo there
Here a moo, there a moo,
Everywhere a moo-ooo
Old MacDonald had a farm,
Ee i ee i oh!

Old MacDonald had a farm,
Ee i ee i oh!
And on his farm he had some chickens,
Ee i ee i oh!
With a cluck-cluck here,
And a cluck-cluck there
Here a cluck, there a cluck,
Everywhere a cluck-cluck
Old MacDonald had a farm
Ee i ee i oh!

Old MacDonald had a farm,
Ee i ee i oh!
And on his farm he had some turkeys,
Ee i ee i oh!
With a gobble-gobble gobble-gobble here,
And a gobble-gobble gobble-gobble there
Here a gobble-gobble, there a gobble-gobble,
Everywhere a gobble-gobble-gobble
Old MacDonald had a farm
Ee i ee i oh!

..
..




13 Ocak 2011 Perşembe

KOMŞU KOMŞU, ÇOCUKLAR İÇİN TEKERLEMELER

KOMŞU, KOMŞU

-Komşu, komşu !
-Hu, hu!

-Oğlun geldi mi?
-Geldi

-Ne getirdi?
-İnci, boncuk.

-Kime, kime?
-Sana, bana.

-Başka kime?
-Kara kediye

-Kara kedi nerede?
-Ağaca çıktı

-Ağaç nerede?
-Balta kesti

-Balta nerede?
-Suya düştü.

-Su nerede?
-İnek içti.

-İnek nerede?
-Dağa kaçtı.

-Dağ nerede?
-Yandı, bitti kül oldu

10 Ocak 2011 Pazartesi

İKİ İNATÇI KEÇİ - ÇOCUK ŞARKI SÖZLERİ


İKİ İNATÇI KEÇİ

Bir köprüde karşılaşmış iki inatçı keçi
Ha ha hay ha ha hay ha ha ha ha hay
Hep huysuzluk inatçılık bu keçilerin suçu
Ha ha hay ha ha hay ha ha ha ha hay
Büyük keçi demiş :
-Yol ver önce ben geçeceğim
Ha ha hay ha ha hay ha ha ha ha hay
Küçük keçi demiş:
-Verirsem öleceğim.
Ha ha hay ha ha hay ha ha ha ha hay
Tam köprünün ortasında iki keçi toslaşmış
Ha ha hay ha ha hay ha ha ha ha hay
İkisi de suya düşmüş bunu görenler şaşmış
Ha ha hay ha ha hay ha ha ha ha hay
Keçilerin inatçısı suya düşer boğulur
Ha ha hay ha ha hay ha ha ha ha hay
İnsanların inatçısı kimbilir ki ne olur?
Ha ha hay ha ha hay ha ha ha ha hay
..
..



6 Ocak 2011 Perşembe

AŞK ELİF ŞAFAK VE BAB I ESRAR AHMET ÜMİT (YORUM)

Bundan böyle bloğumda okuduğum kitap - romanlarla ilgili kendi duygu ve düşüncelerimi yazmaya karar verdim.


Son zamanların en popüler romanları ile başlamak istiyorum.



AŞK- ELİF ŞAFAK VE BAB- I ESRAR-AHMET ÜMİT


Mevlana ile ilgili ne biliyormuşuz ki? Şeb-i Aruz, sema gösterileri. Mesnevi'nin adını duymuştuk ama okumamıştık. Hele Şems kim idi haberimiz bile yoktu. Sufiliği duymuşluğumuz vardı, ama nedir merak etmiyorduk. Hayatlarının bir bölümünü bizimle aynı topraklarda yaşamış ve ölmüş bu iki ünlü insandan bu kadar habersizken Ahmet Ümit ve Elif Şafak bir nevi toplum hizmeti yaptılar: Mevlana ve Şems'in hikayesi eşliğinde sufizmi basit bir şekilde anlattılar ve okuyan herkesi meraklandırdılar.


Mevlana'yı romanlarında ilk kullanan onlar değildi. Öncesinde Orhan Pamuk var örneğin. Kara Kitap'ta yüksek edebiyat yaparak Mesnevi'ye, Mevlana'nın Şemsi 'i aramasına göndermeler yapmış lakin biz Türk okurları bu konulardaki bilgisizliğimiz yüzünden anlayamamıştık. Şahsen ben Kara Kitap'ı okuduktan daha sonra özellikle Berna Moran'nın bu romanla ilgili yorumu ve diğer Kara Kitap kılavuzları sayesinde malum göndermelerden haberdar olabildim. Yaklaşık 20 yıl öncesinden bahsediyorum. Merak edip Mevlana ile ilgili bilgilendirici ama çok kuru anlatımı olan bir kitap buldum. Biraz okudum, o kadar sıkıldım ki bir kenera bıraktım. Bir daha da ilgilenmedim.

Ta ki Ahmet Ümit'in Bab-ı Esrar'ını ve bir süre sonra da Aşk'ı okuyana kadar.Bab-ı Esrar'da konu sürükleyici bir polisiye öykünün içine yedirilmiş olduğundan yazarın Mevlana, Şems ve sufilik ile ilgili onlarca kitap okuyarak, uzun araştırmalar sonucu elde ettiği birikimi hiç zahmetsiz, bir çırpıda ve zevkle aldım. Edebiyatçılar bu işe de yarıyor. Arı gibi bir sürü çiçekten polenleri alıp bünyelerinde sindirerek biz okurlara tatlı mı tatlı bal olarak geri veriyorlar.

Her iki kitapta birbirini tutmayan hikayelerle karşılaşınca ( özellikle Kimya ile ilgili) Şems ve Rumi'nin hayat hikayesi ile ilgili günümüze kadar gelen bilgiler güvenilir olmasa gerek diye düşündüm. Bununla ilgili biraz internet karıştırayım dedim de karşıma hep daha önce anlamını bilmediğim şu kelime çıktı : Menkıbe

Anlamı özetle şöyleymiş :"Arap ordularının Orta Asyaya girmeleri sonucu ortaya çıkan yeni bir edebiyat türü. Dini şahsiyetlerin meziyetlerini ve din uğruna yaptiklari şeyleri anlatan eserler."
Ya da
"Din büyüklerinin ya da tarihe geçmiş ünlü kimselerin yaşamlarını ve masalsı işlerini konu edinen öykü."

Yani Mevlana ve Şems'in hayat hikayeleri ile ilgili yazarlarımızın yararlandığı kaynakların çoğu aslında yıllar önce başkalarının kulaktan kulağa anlattığı, yüksek dozda masal öğeleri içeren, bir nevi halk hikayeleri...

Eh, zaten pek de gerçek olmayan yaşam öykülerinin üzerine bir de bizim yazarlar kendi kurgularını katınca ortaya yeni menkıbeler çıkmış oldu. Kimbilir, bu romanlardaki hayal ürünü bazı sahneler yıllar yıllar sonra geleceğin yazarları için kaynak oluştururlar. Yani "ayıkla bakalım o zaman pirincin taşını" olur.

Mevlana daha bir durmuş, oturmuş, saygın kişilik olarak bilindiğinden daha çok Şems karakteri üzerinde oynanmış. Her iki yazar da kendi dünya görüşlerine göre Şems'i şekillendirmişler.

Bab-ı Esrar'da esas mesele günümüzde yaşayan bir dervişin Mevlayı bulmak için terkettiği karısının ve kızı Karen'in duyguları. Terkedilenler roman boyunca terkedeni anlamaya ve hatta affetmeye çalışıyorlar. Yazar modern zaman dervişi Poyraz Efendi'ye pek de anlayışlı davranmamış. Hatta romanın sonunda fiziksel acı çektirterek öldürmüş. Terkedişinin cezası olarak belki!

Romanı daha dramatik hale getirmek için Poyraz'ın kızını terketme yaşını oldukça küçük tutmuş. Karen babası tarafından terk edildiğinde 9 yaşında. Aklı herşeyin farkında olacak kadar büyük ama duygusal olarak durumu kaldıramayacak kadar küçük. Aklı büyük diyorum çünkü romanın kurgusunda mevleviliğin felsefesi Poyraz'ın ve Şeyhinin yaptıkları konuşmalardan Karen'in aklında kalanlar üzerinden anlatılmış. O yaşta bir çocuk bunca felsefi lafı hatırlayabiliyorsa ve hatta anlayabiliyorsa aklı gerçekten büyükmüş!

Yazar Şems' e karşı da oldukça öfkeli. O'nu Kimya ile Kimya başkasına aşıkken (Mevlana'nın küçük oğluna) zorla evlendirtmiş, ve Kimya'nın katili yapmış. Zaten romanın ilk sayfasında Şems öldürüldüğünde Kimya'nın mezarında nasıl huzur bulduğunu anlatılıyor.

Roman bittiğinde kendimize şu soruları soruyoruz: Mevlayı bulma yolunda herşey mübah mı? Mevlana kendi içsel yolculuğu uğruna geride ailesinden kalbi kırık insanlar bırakmış. Karısı, üvey kızı (?) Kimya, küçük oğlu. İyi baba olmayı başaramayan bir insan nasıl iyi bir Allah aşığı olabilir, vs. vs.

Sonuçta Bab-ı Esrar eleştiren ve sorular soran bir roman olmuş. Cevapları da okura bırakıyor.

Gelelim Aşk'a...

Bab-ı Esrar'dan daha sonra okuduğum Aşk'ı çok sevemedim. Postmodern tarzda yazılmış bir kişisel gelişim kitabı okuyorum zannettim. Bu yüzden çok kuru geldi. Çağdaş bir sufinin yazdığı romanla Amerika'daki mutsuz bir ev kadınını etkilemesi ve hayatını değiştirmesine sebep olması anlatılıyor. Elif Şafak sufilik felsefesini romandaki romanda (Aşk Şeriatı) Şems'in kırk kuralı olarak özetleyip bize hap şeklinde veriyor ve hatta birer hikaye ile bu kuralları örneklendirerek daha iyi anlamamızı sağlıyor. Tam da kişisel gelişim kitabı taktiği...

Aşk'da Şems'i asi, anarşist ama hümanist, halkı anlayan ama anlaşılamayan bir karakter olarak gösteriyor. Bir nevi anti kahraman. Şems dolaylı da olsa Kimya'nın ölümüne sebep oluyor.Ama Elif Şafak bunu affedebiliyor. Çünkü dervişlerin dünyevi (mecazi) aşkla işleri yoktur. Kimya'nın kendisini mecazi aşkla sevmesi de Kimya'nın kendisinin aşması gereken bir sorundur. Nitekim aşar da. Şems'e duyduğu dünyevi aşktan ilahi aşka geçiş yapar. Zira ölüm döşeğinde Elif Şafak Kimya'ya şunları söyletiyor:

"Her halükarda, öyle ya da böyle, artık mühim değil. Ne kızgınım ne kırgınım.(...) Her ayrıntının arkasında bir düzen var. Mükemmel bir aşk nizamı! Şems'in odasını ipekler, tüller kuşanarak ziyaret edişimden on altı gün sonra ben Mevlana'nın evlatlığı Kimya, çağıl çağıl bir hiçlik ırmağına daldım. Orada gönlümden geçtiği gibi yüzdüm, yüzdüm, aktım. Ve o zaman anladım ki Kuran'ın dördüncü okuması böyle birşey olmalı: Sonsuzluk, sınırsızlık, kapsayıcılık ve açıklık... Hiç olmak suretiyle her şey olmak... Hafiflemek suretiyle derinleşmek...


Elif Şafak Şems'e bir roman kahramanı olarak son derece merhametli yaklaşıyor, Kimya'nın ilahi aşka ulaşmasına vesile ediyor. Tek suçu Şems'i sevmek olan Kimya karşılıksız aşkı yüzünden genç yaşında ölmüş o kadar önemli değil. Benim ise sufilikten pek de feyz almamış ruhum Kimya'nın ölüm döşeğindeki çağıldamalarını hastalığının son safhasının beyninde yarattığı hasarın sebep olduğu halüsinasyonlar olarak algıladı.

Bu romanların ardından benim bildiğim birisi Şems, diğeri de Kimya ile ilgili iki kitap daha yayımlandı. Özellikle Kimya - Şems ilişkisi o kadar magazinsel bir ilgi uyandırdı ki bu konu daha çok roman yazdırır.

Aralık 2015
 
Bu iki kitabı hala okuyan var mı bilmiyorum. Hatta benim bu yorumumu okuyan var mıdır onu da bilmiyorum. Yine de bir vesileyle  yazdıklarımı yaklaşık beş yıl sonra tekrar okuduğumda ek bir yorum yapma ihtiyacı duydum:

Her iki kitapta da "gayb alemi", "perdenin ardındaki sır"ya da sadece "sır" terimleri sık sık kullanılıyor. 

Biz sadece Mevlana, Şems ve Sufilik ile tanışmış olduk. Ama sadece tanışma. Bu ve benzeri biyografi kitaplarını okuyarak sufiliğin ne olduğu bilmek/anlamak mümkün değil. Çünkü o bir SIR.

Sırlar ise kendini öyle kolay kolay ele vermez...

Kitapları okurken merak ettiniz mi yahu nedir bu perdenin ardındaki diye? Elif Şafak ya da Ahmet Ümit biliyorlar mı perdenin ardındakini?

"Kırk kural" mıdır o sır. Hiç sanmıyorum. Herkesin bildiği sır olur mu hiç?

Beş yıl sonra anladım ki "sır" şunun için sır:

Ayan beyan anlatılsa da eğer kalbiniz anlatılanları almaya hazır değil ise mümkün değil anlayamıyorsunuz.

Kırk kural burada devreye giriyor. Bir parça da olsa kalbinizi açmaya...

5 Ocak 2011 Çarşamba

TWINKLE TWINKLE LITTLE STAR, İNGİLİZCE ÇOCUK ŞARKI SÖZLERİ



TWINKLE TWINKLE LITTLE STAR

Twinkle, twinkle little star,
How I wonder what you are.
Up above the world so high,
Like a diamond in the sky.
Twinkle, twinkle, little star,
How I wonder what you are!

When the blazing sun is gone,
When there's nothing he shines upon,
Then you show your little light,
Twinkle, twinkle, through the night.
Twinkle, twinkle, little star,
How I wonder what you are!

In the dark blue sky so deep
Through my curtains often peep
For you never close your eyes
Til the morning sun does rise
Twinkle, twinkle, little star,
How I wonder what you are!

Twinkle, twinkle, little star,
How I wonder what you are!
..
..



























ARMUT DALDA ASILSIN, ÇOCUK TEKERLEMELERİ



Armut dalda asılsın,

... bugün nasılsın?

Yüz vermiyorsun bana,

Yoksa sen dargın mısın?

Armut dalda ballansın,

Kolun boynuma dolansın.